Kabız Olan Aşkımız

Yahu Gülseren, seninle ilk tanıştığımız günü hatırlıyor musun? Hani otomatik lambalar sönmüştü de, ben de senin için düğmeye basmıştım ya… Nasıl da mest olmuştun ama! Sonra kızarmış, utanmıştın da kelaynak kuşlarına dönmüştün. Seni o halinle sevmiştim, hem de nasıl! Bana teşekkür etme zahmetine dahi katlanmadan evine girişin yok muydu, işte o beni mahvetmişti. Ama yılmadım, seni arkadan izlemek de hoşuma gidiyordu ne de olsa…

Sonra o bacakların yok muydu o bacakların! Mübarekler soba boruları gibiydi, balkonda çamaşır sererken nasıl da ışıl ışıl ışıldarlardı güneşin altında. Sen balkonda olduğun için ben koltuğunun altında çıkan kılları görebiliyordum. Hiç sorma, nasıl da tahrik oluyordum… Hele elinde cımbızla bıyıklarını alışların yok muydu? Ah Gülseren Ah… Sinema büyüsü gibiydin namerdim!

Sonra gün geldi seninle ilk kez konuştuk. İlk kez sesini duymuştum, dublajlı Türk filmi gibiydin be zilli! Bana aylık gelirimin ne kadar olduğunu sormuştun hani… Ben de tek kazancımın sen olduğunu söylemiştim, öyle gülmüş öyle gülmüştün ki en sonunda burnundan sümüğün fışkırmasına engel olamamıştın heyhat… Ah Gülseren, işte o an, o an aşkımıza basılmış bir mühür gibiydi. Seviyordum seni anasını satayım, yoktu üstüne başka biri…

Zaman geçti ilk kez buluştuk seninle. Camekânında makatına domates, biber ve maydanoz sokulu ineklerin asılı olduğu kasabın önünde gizlice buluşmuştuk. İçeride kasap et dövüyordu, ben yine tahrik oluyordum… Sonra bir ara önümden gitmeye başladıydın da kalçalarına şaplak atasım geldiydi. Seni o kadar seviyordum işte…

Fakat sonra bir gün, bir gün beni topal bir it gibi terk edip gittin… Bilemezdim ki senin sinema zevklerini… Bana sinemaya gitmeyi teklif ettin sadece, ben de seni en sevdiğim filme götürdüm… Ne zaman izlesem seni hatırlatan bir porno filmiydi. Nereden bilebilirdim ha, nereden bilebilirdim? Soba borusu bacaklarınla bana döner tekme atabileceğini nereden bilebilirdim?


alıntı